İHD Adana Şubesi: İklim Kanunu şirketler için değil, halk için olmalı
İHD Adana Şubesi Ekoloji Komisyonu, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek olan İklim Kanunu’na tepki gösterdi: “Kanun şirketler için değil, halk için olmalı.”
Adana — İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi Ekoloji Komisyonu, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek olan İklim Kanunu’na ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.
İHD Adana Şubesi, mevcut tasarının acilen geri çekilmesi ve sivil toplum kuruluşları ile bilim insanlarının görüşleri doğrultusunda, bilimsel temellere dayalı yeni bir İklim Kanunu oluşturulması gerektiğini belirtti.
“Kapalı kapılar ardında şirketlerin ihtiyaçları için hazırlandı”
Açıklama, İHD Adana Şube binasında Komisyon Sözcüsü Yaşar Gökoğlu tarafından okundu. Söz konusu kanun teklifinin 2021 yılından beri kapalı kapılar ardında hazırlandığını dile getiren Gökoğlu, halktan uzak bir şekilde yürütülen bu sürecin 26 Şubat 2025 tarihinde Çevre Komisyonu’ndan hızla geçirilerek TBMM Genel Kurulu’na sunulduğunu belirtti.
İklim krizinin önlenmesine yönelik etkili çözümler içermeyen bu yasa tasarısının, şirketlerin çıkarlarını önceleyen bir anlayışla hazırlandığını vurguladı. Gökoğlu, “Bu yasa, doğayı ve toplumu değil, ticareti koruyor. Şirketlerin dereleri kurutmasına, tarım alanlarını yok etmesine, ormansızlaştırmaya ve hava kirliliğine neden olan politikaları sürdürüyor. İklim adaletini sağlamayan bir yasa bizim için meşru değildir” dedi.
“Havanın satışına zemin hazırlanıyor”
Yasa tasarısının ihracat engellerini aşmaya yönelik bir düzenleme olduğuna dikkat çeken Gökoğlu, “Önce su ambalajlanıp ticari bir meta haline getirildi. Şimdi de sıra havanın alınır satılır hale getirilmesine geldi” ifadeleriyle doğanın ticarileştirilmesine tepki gösterildi.
“Ticaret kanunu değil, doğa, yaşam ve toplum için iklim kanunu”
Öncelik sermayenin değil, doğanın ve toplumun ortak geleceğinin öncelenmesi gerektiğini dile getiren Gökoğlu, kömür ve fosil yakıtlardan çıkış için net bir plan, iklim krizine neden olan kömür ve fosil yakıtların enerji denkleminden aşamalı olarak çıkarılmasını talep etti.
Fosil yakıtsız ekonomiye dönüşümün bedelinin emekçilerin sırtına yüklenmemesi gerektiğine dikkat çeken Gökoğlu, kapitalist ekonomi-politik sistemin sebep olduğu hak kayıpları giderilmesi gerektiğini ifade etti. İklim krizine karşı mücadelede toplumsal cinsiyet eşitliği gözetilmesi gerektiğini ifade eden Gökoğlu, “Tüm doğa, canlılar ve toplum için sağlıklı yaşam hakkını güvence altına alacak düzenlemeler yapılmalıdır” dedi.
“Şeffaf ve hesap verebilir bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır”
İklim afetlerine dirençli kentler ve kırsal yerleşimler yaratılması gerektiğini ifade eden Gökoğlu, “Afet eylem planları, gıda ve su politikaları iklim krizi gerçekliği dikkate alınarak hazırlanmalıdır” dedi. İklim Kanununun halkın nezdinde meşruluğunun sağlanabilmesi için tüm politika yapım süreçleri katılımcılığa ve hesap verebilirliğe açık olması gerektiğini dile getiren Gökoğlu, “Kamu idaresinin yanı sıra, kamu yararına çalışan meslek örgütlerinin de katılımıyla şeffaf ve hesap verebilir bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır” diye konuştu. (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et